Eğer otomobil ve yarış tarihine biraz meraklı iseniz “çakal kasa BMW” kullanımına mutlaka şahit olmuşsunuzdur; hele ki 60’larda doğan bir otomobil tutkunu ile yollarınız kesiştiyse; çünkü çakal kasa BMW bu neslin yarış kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı. Peki, çakal kasanın birçok rakibinden sıyrılıp günümüze kadar namını ulaştırmasını sağlayan nedir? Araba İncelemeleri serimizin bu yazısında çakal kasanın üzerindeki tüm sır perdelerini kaldırıyoruz.
Halk arasında çakal kasa olarak bilinen model, zamanında BMW‘nin en prestijli modeli olan BMW M3 E30‘dur; üstelik bu aracı günümüzde dahi sokaklarda görmek mümkündür. Ancak, çakal kasa arabaların neden bu kadar sevildiğine değinmeden önce, geçmişine kısaca göz atalım.
Dönemin en iyi touring ve grand touring otomobillerinden olan E30, 2 kapılı sedan, 4 kapılı sedan, 2 kapılı cabrio ve 5 kapılı station wagon kasa tiplerinde üretilmiş olsa da “çakal kasa BMW” dendiğinde akla gelen 4 kapılı sedandı; ancak, dönem gençliğinin gözü hep film yıldızı olan cabrio gövde tipindeydi. Yine de ülkemiz sokaklarında keyfini çıkarabildikleri genelde 4 kapılı sedan oldu.
Peki, E30’u gençlere bu kadar sevdiren neydi? Tabii ki BMW’nin yakaladığı mekanik ve elektronik özelliklerin mükemmel dengesi, hafifliği ve dönemin güç yarışına yetişmeye çalışırken yol araçlarının da homologasyona uygun olarak revize edilmesi. Sonuç, sedanlarının sokaklarda birbiriyle yarıştığı, 325i’ler ile pilotaj denemeleri yapıldığı ve cabrioları ile gençlerin rüyalarını süsleyen bir efsane oldu.
E tabii orta-üst sınıf gençlerin gözdesi olan bu ünlü oyuncak, birçok sokak yarışına, makaslara, beklenmedik driftlere de dahil oldu ve bu nedenle, “çakal kasa” ismi ile anılmaya başlandı. Yani aslında “çakal kasa” terimi aracın görüntüsünü değil, sürücüleri etiketleyen bir kullanımdı. Biraz özenme ve yenilgiden biraz da hayranlık ve sevgiden doğan bu tabir zamanında şu anda olduğu gibi kötü bulunmuyor; hatta modele bir albeni dahi katıyordu.
Çakal kasa BMW, aslında bir BMW M modeliydi. BMW’nin yarış amaçları için kurulan ve yüksek performanslı araç/parça üretiminden sorumlu olan BMW M’in 1982 yılında üretimine başladığı BMW 3 Serisi, gelişmiş süspansiyon, yol tutuşu ve geniş motor seçenekleri ile dünyanın her yerinde hayranlar ediniyordu. Ancak serinin ilk nesli olan E30’un yeri, dönemin gençliği için bambaşkaydı ki nam-ı diğer çakal kasa da E30’un ta kendisi.
BMW M3 E30’un hikayesi, 80’li yılların çekişmeli yarış ortamı ile başladı. Mercedes Benz’in 4 silindirli 2.3lt 8V yakıt enjeksiyonlu atmosferik-benzinli motor ile donatılmış 190E modeli, başarı üstüne başarı getiriyordu ve 1985 yılında BMW de atağa geçmesi gerektiğini çoktan fark etmişti. 190E’yi gölgede bırakacak güçlü ve hafif bir model üzerinde çalışmaya başlayan BMW, E30 ile otomobil severlerin karşısına çıktı.
Aslında kompakt bir otomobil modeli olan BMW 3 Serisi’ni 190E ile yarışacak duruma getirmek hiç de kolay değildi; özellikle ağırlık ve motor konusunda ciddi değişikliklere gidilmesi şarttı. Bu nedenle, E30 üzerinde birçok değişiklik yapıldı ve aküsü bagaja aktarılarak aks yük oranı %52/47 olarak ayarlandı.
Motorun güçlendirilmesi ve süspansiyon geliştirmeleri ile hafifliği birleşince, yalnızca pistlerin değil; sokakların da tozunu attıran bir model olarak karşımıza çıktı. Zorunlu 5000 adet satışını da bu dönemde gerçekleştiren model sokaklardan yarışlara, yarışlardan otobanlara kadar birçok alanda kendini göstermeye başladı ve namı günümüze kadar ulaştı.
Motor kodu | Motor hacmi | Beygir gücü | Tork | Maksimum hız | 0-100 km hızlanma | Ağırlık/güç oranı | Üretim yılı |
S14 B23 | 2302 cc | 197 hp | 240 nm | 235 km/h | 6,7 s | 5,8 kg/hp | 1986-89 |
S14B25 | 2467 cc | 235 hp | 240 nm | 248 km/h | 6,5 s | 5 kg/hp | 1989 |